Öyle bir gün olsun istiyorum ki,telefonlarımı evde bırakayım ve sabahtan akşama kadar deli gibi gezeyim dışarda...
İlk önce Kireçburnu'nda bi kahvaltı yapayım. Sonra oradan otobüse binip sahilden Eminönü'ne gideyim... Galata Köprüsü'nü yürüyerek geçip Sultanahmet'e geçeyim. İki cami arasında biraz dinlendikten sonra Gülhane yokuşundan aşağı ineyim... Arkeoloji Müzesinde biraz dinlendikten sonra yine devam edeyim yürümeye. Sirkeci'den tramvaya binip Karaköy'de ineyim. Bankalar Caddesinin ara sokaklarından Galata Kulesine çıkayım.Ordan İstiklal Caddesinde Saray Muhallebicisinde tavuk-pilav yemeye gideyim....Ve sonra doğru Taksim Gezi Parkına. Çimlerde bir süre uzandıktan sonra akşam üzeri gidip bi Ortaköy'de kumpir yiyeyim.Akşama'da Rumeli Kavağında Ali Baba'nın yerinde dostlarımla balık yiyip eve döneyim.
Bunları yapmak o kadar özel bir durum ki benim için.. Hep hayalini kurarım.
Sene 95 yada 96 falan. İlk kez Mustafa Sandal'ın Araba klibinde görmüştüm onu. Aradan en az
13 sene geçti neredeyse ve hala gördüğümde heyecanlanırım. Bir keresinde o galeride ben dışarda oturmuşuzdur karşılıklı. O bana açılamamıştır ama ben onun için gözyaşı dökmüşümdür o akşam. Nasıl bir sevdasın sen öyle yahu? Bir gün benim olacaksın,biliyorum....Sen benim tek hayalim; Ferrari 355 Berlinettasın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder