27 Haziran 2012 Çarşamba

Tek Kişilik Hayat

24 yaşında birisi olarak yazıyorum. Bir çok hatanın toplamıyım şu anda. Hayat dediğinde ''hataların toplamıdır'' derler. Buraya gelene kadar bir çok hata yaptım. Geneli beni hayattan egale edebilecek kadar büyük değildi. Aslında hiç biri egale etmedi beni. Esasında son 1 yılımda çok ciddi hatalar yaptığımı farkettim. 24 yaşında olmak sanki bu hataları biraz daha önemli kılıyor. Çünkü tekrarlaması durumunda ilerde psikolojik olarak beni dahada yoracağını tahmin ediyorum.

Yaşadığım bazı şeyler yaptığım bir hatayı yüzüme vurdu aslında. Kendime geldim diyebilirim. Şöyle ki; bencil,tek kişilik bir hayat yaşadığımı anladım. Bu durumun aşırı rahatlıktan kaynaklandığını düşünüyorum. Oldukça rahat bir hayat yaşıyorum ve bu tek kişilik hayatın vücut bulmasının sebebi bu rahat hayatımın 2. bir kişi tarafından bozulma ihtimali. Ben öyle düşünüyordum bu zamana kadar. Korkuyordumda bu yaşantının bozulmasından.

Kız arkadaşımdan bu sebeplerden dolayı ayrıldığımda (her ne kadar üzerini gülerek örtmeye çalışsamda) gerçekle yüzleşmem uzun sürmedi. Zaten kendisi sağolsun dillendirerek bir nevi ayna tuttu bana. ''Senin hayatına giremiyorum'' dedi. Evet. Haklıydı. Hayatıma dahil olamadı. Çünkü ben izin vermedim. ''Neden'' diye sorsalar,hiç bir zaman akılcı bir cevabım olmadı. (Tabii burada kadınlarıda anlamaya başladım biraz.) Akılcı mı olur bilmem ama korkuyordum diyebilirdim.Yukarıda da yazdım zaten.

Peki şimdi ne oldu? Yine yalnızım. Artık bu durumu daha rasyonel bir şekilde analiz edebiliyorum. Şapkamı önüme aldım. Genetik olduğunu düşünüyorum aslında bu yalnızlık durumunun. Dededen geliyor biraz. O da tek başınadır hep. ''Aynı hataya ben neden düştüm'' diye kızıyorum kendime.

Kız arkadaşımdan ayrıldığımda hiçte mutlu değildim aslında. Sadece olaylar çok sıcaktı ve farkında değildim. Kendimi kandırıyordum saçma sapan şeylerle. Bunuda kabul ediyorum. Hala beraber olsaydık ona bu zindanı yaşatır mıydım yoksa ders çıkarmam daha mı iyi oldu? Onun adına sevinçliyim, böyle bir adamı çekmiyor. Kendime adıma mutluyum,bana bir ayna tuttuğun için.

Şimdi ilerde yeni hayatımı görüyorum. Çift kişilik olmasını istiyorum ama... Mümkünse,lütfen!!!

18 Haziran 2012 Pazartesi

Tutku

Hayata daha farklı bakmamı sağlayan meşgalelerimin,ritüellerimin yada en güzel tabiri ile tutkularımı kaybettiğimi farketmem geç oldu. Hep bir geri dönüş özlemi vardı içimde. Kendi kendime ürettiğim sebeplerle, bu geri dönüş olmadı hiç bir zaman. ''Geri dönüş'' kelimesini açmaktan korkuyordum aslında. Bunun yanında uzaktan gelen bir şeylerde vardı. İkisinin çatışmasını yaşama korkusu bu nedenleri önüme atıyordu. Bu dönüş sonunda kaçınılmaz oldu.

Aslında zamanla yok ettiğim ve geri dönmek istediğim şey, tutkuydu. Çünkü bu zamana kadar tutkunu olduğum şeylerle birşeylerden zevk almıştım. Yavaş yavaş elimin altından kaymışlardı. Çok şey vardı hayatımda. Ritüeller,alışkanlıklar,tutkular v.s adı ne olursa olsun -ben tutku demeyi doğru buluyorum- kesinlikle hayata +1 daha güzellik katıyor kendi açımdan. Bunu, eksikliğini görünce anlıyorsunuz. Önümüze sürülen bu hayatı ne zaman ki sorgulamaya başladığımda, aslında buraya,yani bu vahşi ortama doğmadığımı farkettim. Gelen ne varsa itmeye başladım ve o anda ''yanımda getirdiklerimi'' önüme koydum.

Çünkü beni bu günlere getiren bu tutkulardı. Beni neşelendiren,güldüren,sevdiren,eğlendiren her ne varsa geçmişteki tutkularımdı. Tekrar sarılmaya başladım onlara,hemde sıkı sıkıya. Ufakken ne yapıyorsam artık onları yapmaya ÇALIŞIYORUM vaziyet elverdiğince. Yoksa bu hayat benide çarkların içine sokup,eritmeye başlayacak. Bende herkes gibi düşünüp,herkes gibi davranacağım, Onlar gibi giyinip,onlar gibi tüketeceğim,onlar gibi seveceğim...

Şimdi ki tutkularıma ve bana uzaktan bakınca küçüklüğümü görüyorum karşımda. Hala heyecanlı,hala dinamik... Birşeylerin peşinde koşan,savaşan,elinden geldiğince onları elde edebilen birisi. Bu çarkın içine girmemeye yada en azından geç girmeye kararlıyım. Ne yazık ki argümanların hepsi ''maddeye olan köleliğe'' gitsede,gücüm elverdiğince savaşacağım.

10 Haziran 2012 Pazar

Gerçek yalanlar

Kendimi ifade edebileceğim alanım, bu nacizhane blog sayfası ve Facebook'tan ibaret. Yetişmek istiyor muyum acaba diye soruyorum kendime. Kime yetişeceğim diyorum sonra. Neden yetişeceğim diyorum. Diyorumda diyorum...Şunu itiraf edebilirim ki aslında bu alanlarda, sığındığım yalanları somutlaştırarak gerçek olmasını bekliyorum kendimden. Gerçek bende,içimde...ve her zaman soyut. Somut hale getirmek istediğim hep yalanlar ve onların gerçek olma olasılığı. Yalan hepsi aslında. Çelişkili durumlar,yazılar,hisler,düşünceler v.s v.s v.s.

Ben hala bende kayıbım. Kendimi bulacağım gün geliyor,az kaldı...