29 Nisan 2012 Pazar

Hiç de yabancı gelmiyor bana bu sahne. ''Behzat Ç.'' dizisininin efsane bölümünden en güzel sahne. Hoştu,güzeldi...

İç Mimar

İç Mimar sadece bir İç Mimar değildir.

İç Mimar;

günceli takip eder
dünyayı izler
sosyologdur
psikologdur
akılcıdır
sorgulamayı sever
farklı görür
iyi gözler
ileriyi görendir
mevcudu yorumlayabilendir
hak yemeyendir
liderlik yapabilendir
yönetebilendir
planlıdır
meraklıdır
neden sorusunu sorandır
....

Demek istediğim şu ki; çarşı pazar dolaşıp perde rengini,koltuğun kumaşını seçen değildir İç Mimar. İnsanı merkeze alıp hal ve hareketlerini göze alıp çevresini tasarlayandır.

Ve en önemlisi, bunların hepsini masada bitirebilendir.

26 Nisan 2012 Perşembe

Normal değilim diyorum bazen

Geldim yine. Son posttan sonra çok şey değişmedi ama bazı şeyleri değiştiresim geldi sanki. Yazamam dedim yazıyorum

Az önce bir dönem hoşlandığım,bir dönem kız arkadaşım olan ve şimdi azcık meyillendiğim hatunların isimlerini Google'dan arattım. İyiler hepsi. Çok büyümüşler. 2. üniversitesine giden bile vardı. Bir tanesinin yanında erkek arkadaşı vardı tam dudaklarına yapışacakken. Garip oldum. Kıskanmadım ama. Nefret de duymadım. ''Vay anasını arkadaş'' dedim,bu kadar. Farkettim ki insanlar değişiyor. Ne büyük tespit ama değil mi?

2. üniversiteye başlayanı vardı. O da çok ilginçti. Doğum gününde hediye falan göndermiştim. Bi bok olmadı ama. Benden küçüktü,benden önce üniversiteye girmişti. Kötü olmuştum o zaman ''bu hatun nasıl girer la üniversiteye'' diye. Sonra fena kolpalık yaptı bana şutladım. Bok ye şimdi.

Meyilim olan şimdiki okuldan. Güzel kız vesselam. Tatlı,şeker,bal,kaymak. Vuvvv!Onunla alakalı bişey bulamadım,çok kapanık herhalde. Tivitiride yokmuş. O çıkardı en azından,ı ıh,çıkmadı.

4 senedir nacizhane birşeyler karalıyorum şurada. Kimi depresif,kimi umarsız. Çözemedim hala ne yazdığımı. İlk başlarda güzeldi yazdıklarım ama sonra tozuttum. Esasında çok da iyi yazıyorum diyemem. Eskiz defteri burası benim için. Takip edenler vardı bi ara,mutlu olmuştum duyunca. Güzel şey izlenmek.

Yine dengesizleştim yazarken. Tutarsızlığım her zaman,her yerde. Ben alıştım. Okuyanlarda alışır herhalde. Alışın bence.

Öyle işte. Ben hala buradayım. Yine aklıma geleni karalıyorum buraya. Dişe dokunur şeyler yok. Yine aynı aslında. Ben ve beni terkedenler. Görüşmek üzere efendim,sağlıcakla.

NOT: Resim koymak istedim ama mevzuya uygun bişey bulamadım.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Bazen yazmak mümkün olmuyor. Olumsuzlukları ne kadar daha yazabilir ki insan bilemiyorum. Daha iyi bir hikayede yada nitelikli bir tespitimde tekrar burada olurum. ;)

21 Nisan 2012 Cumartesi

Birsürü ben

Alışverişi sevmem. 3 pantolon,4-5 sweatshirt,özel günler için sıkıcı ceket-pantolon-ayakkabı kombinem vardır. Başkada birşey giymem. Kendimi kanıtlama çabam yoktur. Duvarlar örmek istemem,örenede birşey demem. Su tüketiyorum şu sıralar. Böbreklere faydalıymış. Dünya malına pek itimadım yoktur. İnsanları severim. Paramı yemeğe harcarım. Hayvandan tek farkım düşünebiliyor ve düşleyebiliyor oluşum.Ailemi severim. Saçlarım uzun sakallarım hallicedir. Paso candır. Maddeye bağlanmam ama Ferrari 355 tek tutkumdur. Onun dışında kullandıklarım sadece A'dan B'ye gitmek için bir araçtır. Sevgilim yok,ama arkadaşım çok. Okulum seneye bitiyor. Flamenko seviyorum. Projeler çok zorluyor. Dünya dikenli bir hayat,sevenelerde mi kabahat? Sarıyer dünyanın en güzel yeridir. Evlenmek çoluk çocuğa karışmak güzeldir. Facebook sakıncalı,Twitter tartışılır. Kitaplar güzeldir zamanım olunca. Tasarım dergileride iyidir. Mimarlık,sömürü düzenidir. İşverensen sömürürsün,çalışansan sömürülürsün. Çok mal haramsız,çok laf yalansız olmaz. Yalnızlık kendi seçimim değil,hayatın hediyesidir. Kızlar komplike hayvanlardır. Düz mantığımdır. Nöroloji altında incelenmesi gereken dikkat bozukluğu muzdaripiyim. Behzat Ç. severim. İZ TV izlerim. Hayalkırıklığı uzmanıyım. Çalışmaya çalışırım. Gayretliyim. Olmazsa uğraşmam. Çok gülerim. Beynim hızlı çalışır.Ama zeki değilimdir. Unutkanım. Dağınığım falan...

Aklıma gelenleri yazdım,öptüm,bye.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Sil Baştan

Jim Carrey'nin filmi değilde, Şebnem Ferah'ın şarkısıyla ilişkili olabilir yazdıklarım. Aslında herşeye en baştan başlamak benim bir alışkanlığım. Ortadan başlayamıyorum kafa olarak,bende en başından başlıyorum. Nörolojik bir durum olduğunu düşünüyorum :) Herneyse..2 yıla bayağı şey sığdırdım ve nihayetinde bu seferde sürpriz olmadan bir kadından muzdarip etti beni bu hayat. Uzatmıyorum merak etmeyin :) Bende açıkçası son yazdıklarımın direk bir kadınla bağlantılı olmasından hoşnut değilim. Şöyle ki herşeye başa sarıyorum yine. İyiydi yada kötüydü artık tartışmak yersiz. Karşıma keşke çıkmasaydı diyorum. Hiç bir zaman tanımasaydım... Yine başladım depresyon yazılarına. Tamam,duruyorum. Yeni birşeylere başlamanın müjdesini vereyim o zaman. Nacizhane projelendirmesini yaptığım bir işe başlayacağım inşallah. Burada aşamaları yayınlamayı düşünüyorum fotoğraflayarak. Dillenmesin aslında bu durum,belki gerçekleşmeyebilir. Müziğede geri döneyim diyorum artık. Kurs,flamenko falan... Özlüyorum gitarı elimden düşürmediğim günleri. Böyle işte. Bakalım zaman neler gösterecek. Selametle ;)

8 Nisan 2012 Pazar

Alın sizin olsun bu dünya

Artık bu kadar benden. Daha fazla takamıyorum bu maskeyi. Bambaşka birisi oldum baksana.Artık zevk vermiyor.Bu dünyaya doğmamıştım ki ben.Ne istediklerinizi çözemiyorum. Ciddi soruyorum ''ne istiyorsunuz''? Egolarınız bünyenizi çoktan ele geçirmiş. Kendinizde değilsiniz. Evet,gerçektende öyle. İstediğiniz kişi ben değilim,bu çok net. Alacak neyiniz kaldı bu dünyadan? Daha mı fazla? Buyrun,beni hiç karıştırmayın. Ne varsa sizin olsun. Düşüncelerinizde haklısınız,attığınız adımlarda,aldığınız kararlarda. Karşı tarafa hiç bir şey sormayın ama. Belki haklı çıkarda kendinize olan inancınız yok olur,sakın yapmayın. Tüm dünya sizin etrafınızda dönsün. Biz sadece figuranlarıyız bu kahpe hayatın. Söyleyecek fazla söz yok. Bırakıyorum herşeyi,alın sizin olsun bu dünya. Tepe tepe kullanın. Hala bencil değilim.