13 Eylül 2012 Perşembe

Yazmaya başladığımızdan beri sesimiz çıkmaz oldu.

Uzun süredir yazıyoruz milletçe. Bloglarda yazıyoruz,Twitter'da yazıyoruz,Facebook'da yazıyoruz... Çok ilginç bir mecra şu sanal alem. Topluma ifade edemediğimiz şeyleri yazarak dile getirmeye çalışıyoruz. İnsanın bir fikri,söyleyecek şeyleri olması güzel birşey. En azından insanın kendi içinde barındırdığı birşeyler.. Kabullenme,karşı duruş v.s

Hepsi iyi güzelde, bu insanlar yazmaya başladığından beri sesleri kesildi. Yoksa hiç mi çıkmıyordu sesiniz? Hala sesi gür çıkan insanlar biliyorum kendimden başka. Bana öyle bir bahane söyleyin ki,kabul edeyim. Sadece şuna eyvallah diyebilirim; ''Mevcut korku imparatorluğu''.

Aslında sesimizin kesilmesine neden en büyük ama bir o kadar da önemsiz etken. Saçma gelebilir. Mevcut sistemin dayattığı ''düşünme-konuşm-itaat et'' modeli gerçekten işliyor. Aksi çok fena sonuçlar doğurabiliyor,örnekleri bolca mevcut. Önemsiz dememin sebebi şu. Ne zaman ki insanların kafalarındaki düşünceyi çekip almaya çalışsam, tedirgin bir cesaret seziyorum. Evet,benimle paralel karşı duruşlar var ama sesli söylemekte sıkıntıları var gibi. Tamam,saygı duyuyorum. Korkuyor olabilir insan. Kaybedecek çok şeyi olabilir,anlarım. Bari en yakınlarımızın yanında şöyle sesimiz gür çıksa biraz daha.

Uzun zamandır aklıma takılan bir sorundu bu. Bu milleti yazmaya iten şeyin aslında istediğini özgürce,bağıra bağıra söyleyememesidir,BENCE. Bakma,çok duygulu milletiz biz. Yazmakta işimize geliyor esasında. Aşkımızı bile yazıyoruz artık.

Yazan,düşünen,fikir üreten insanların olması harikulade birşey. Fakat bunların yüksek sesle söylenmemesi beni açıkçası korkutuyor. Asosyalleşiyoruz gibi sanki. Melankolik yaşamlara aldanıyoruz. Herkesin sesi çıkmalı diyorum ben. Haksızlığı,eşitsizliğe,düzensizliğe,ters olan ne varsa herşeye... Yoksa elimizden ekmeğimizi alan çok olacak ilerde.


Hiç yorum yok: